
Semboller & Sayılar
YAŞAM ÇİÇEĞİ

Son dönemlerde oldukça popülerleşen bu sembol kökü binlerce yıllık kadim bilgilere dayanan kutsal bir geometridir.
Eski çağlardan bu yana çok kudretli bir sonsuzluk sembolü olarak kullanılan yaşam çiçeği, içerisinde birbirine bağlı 19 daireden oluşur. Birbirine bağlı bu daireler çoğaldıkça güçlenen ve dışa doğru genişleyen ve tek bir yaratıcının varlığını gösteren evrensel kaynağı sembolize eder. Aynı zamanda Platon'un 5 cismi ile Metatron'un kübünü barındırır. Evrensel yaratılış düzenini, yaşamın ve evrenin tüm kodunu, maddi ve manevi alemleri ve kusursuz tek bir yaratıcının varlığını, her şeyin büyük sır ve sonsuzluğunu simgeleyen mucizevi bir geometrik şablondur.
Yaşam Çiçeği çizimi dünyanın her yerinde bulunur ve ismi de her yerde aynıdır: Türkiye, İrlanda, İngiltere, İsrail, Mısır, Çin, Tibet, Yunanistan, Japonya gibi. Ülkemizde Efes Antik kentinde, Hacı Bektaş Veli türbesindeki bir çeşmenin üzerinde, Manisa Müzesi' nde ve Burdur Müzesi' nde bir lahit kapağının üstünde bulunmaktadır.
Yaşam çiçeğine çiçek denilmesinin sebebi sadece şekli benzerlik değil aynı zamanda meyve ağacının evrelerini de temsil etmesinden kaynaklanmaktadır. Meyve ağacı küçük bir çiçek verdikten sonra bu çiçek çeşitli evreler atlatarak meyveye dönüşür. Bu varoluş meyvenin olgunlaşmasıyla sona ermez, meyve aynı zamanda olgunlaştıktan sonra toprağa düşüp yeni bir ağaca dönüşecek tohuma da sahiptir. Olgunlaşıp toprağa düşen meyve çürüyerek içindeki tohumla tekrardan ağaç olur. Bu mucizevi döngü 5 aşamaya sahiptir: ağaç çiçek açar, meyve verir, tohum olur, toprağa düşer ve yine ağaç olur. İşte bu mucizevi döngü tüm evrenin yaşam geometrisiyle aynı paraleldedir.
İşte aynen kendini yeniden yeşertecek tohumun da meyvenin kendi içinde olması gibi, insanın da kendi dönüşümünü sağlayacak ilham, cesaret, güç ve enerji kendi içerisinde saklıdır. Fakat gerek modern yaşamın gerekse teknolojinin insanlara dayattığı hızlı tüketim doğası ve yetersizlik duygusu, insanın özündeki bu kaynaktan kopmasına veya bunun yeterince farkında olmamasına yol açmaktadır. Böylece insan odağından ve özünden uzaklaştırılmaktadır. Oysa ki insanın odağı gerçekliği olur, odak manevi enerjimizi akıtarak besleyip büyüttüğümüz her şeyi karşımıza getirir ve onu bizim gerçekliğimiz yapar.
Bu mucizevi düzende her şey bir enerjidir ve hayatımız enerji ve frekans kimliğimiz üzerinden akar. Dolayısıyla odağımızı öz enerjimize ve bilgeliğe çevirdiğimizde kendi ruhsal cevherimizi keşfeder ve içimizdeki sınırsız potansiyelin bu güçlü aurada bir güneş gibi yeniden doğduğunu görürüz.
Evrendeki somut ve soyut her şeyi oluşturan kutsal ve altın oranların rahmi yaşam çiçeği, tüm yaşamın bilgisini içerir. Bu yüksek titreşim ve sonsuz bilgelikten harlanan enerjiyi hayatınıza katmak kendi dönüşüm tohumunuzu ekmenize, odak ve zihinsel gücünüzü doğru yönlendirmenize, içsel güç ve istikrarınızın farkına varmanıza, yaratıcı ve varoluşsal köklerinizle bağınızı güçlendirmenize destek olacaktır.
Bu hassas geometri son dönemlerde oldukça popülerleşmiş olmasından dolayı birçok yerde ve şekilde karşımıza çıkabilmektedir. Fakat ne yazık ki bunların birçoğu çizimindeki şekilsel hatalardan dolayı doğru enerji ve frekans alanını yansıtmamaktadır. Maya IV markasının patentli çizimlerinde de görüleceği gibi yaşam çiçeğinin yüksek enerji ve frekansı kendini altın rengi halinde ortaya çıkarır. Yine yaşam çiçeği yüksek seviye titreşiminden faydalanabilmek için çapı 6 cm uzunluğunda olmalıdır.
Maya IV markası uzun yıllar süren çalışmalar sonucunda kadim bilgiler, sembolizm ve numeroloji gibi alanların gücünü ürünlerinde birleştirerek bütünsel bir şekilde hizmetinize sunmaktadır.
OUROBOROS

Ouroboros, kendini kuyruğunu ısıran halka biçimindeki bir yılanı sembolize eder.
Bu kelimenin epistemolojik kökeni Yunanca'daki οὐροϐóρος ve Latince'deki uroboros kelimesine dayanmaktadır. Anlamı ise "kuyruğunu öldüren"dir. İşte kuyruğunu öldüren bu yılan aslında sonsuz bir döngü içerisinde kendini sürekli yeniden yaratmaktadır.
Yılan figürü pek çok sembolik anlama sahip olup çok eski çağlardan beri pek çok uygarlıkta ölümsüzlük, sonsuzluk ve yeniden canlanmayı temsil edecek biçimlerde kullanılmıştır. Yılanın bu özellikleri ise deri değiştirip kendini yenileyebilen bir canlı olmasından kaynaklanmaktadır. Bu özelliklerinden ötürü bu sembol yüzyıllardır insanın ve doğanın ebedi döngüsünü ifade etmek için kullanılmıştır.
Antik Mısır'da yılan bir güneş sembolü olup deri değiştirmesinden dolayı ''kendi kendinden doğum''u ve sonsuz düzlemde bittiği anda yeniden başlayan döngüleri simgeler. İşte kendi kuyruğunu ısırarak reenkarne olan bu yılan sonsuza kadar bu işlemi tekrarlayacak ve ölümsüz olacaktır. Bu sebeple Antik Mısır'da bu inançtan dolayı evli çiftlere evlilikleri sonsuz kadar sürsün diye bu sembol bir yüzük şeklinde takılırdı. Yine Antik Mısır'da Uraeus'un başındaki kobra yılanı ilahi koruma ve kralların bilgeliğini temsil ederdi.
(https://tr.wikipedia.org/wiki/Ouroboros)
Şamanizmde ise yılan figürü sağlık ile bağdaştırılmıştır. Bunun en bilinen örneği Şahmerandır. Şahmeran insanların çare bulamadığı hastalıklara şifa olup Lokman Hekimin hekimlik bilgilerine muktedir olmasına katkıda bulunmuştur. Bu sebeple yılan tıp, ilaç ve şifa simgesi olarak da kullanılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu padişahı Sultan II. Mahmut 1836'da tıp fakültesi öğrencilerinin yakalarına yılanlı asa işlemesi taşımalarına ilişkin bir ferman yayınlatmıştır. Yılan figürü günümüzde ''caduceus'' olarak da bilinen haliyle bütün dünyada sağlık bilimlerini temsil eder.
Yine Şamanist Türk boylarında yılan koruyucu bir hayvan ruhtur. Orta Asya'da hayat ağacının altında bir yılanın beklediği ve onu koruduğuna inanılırdı. Şamanların birçok kostüm ve aksesuarında da yılan figürü yer almıştır. Hindistan'da naga ismi verilen yılan şeklinde halkın taptığı tanrılar bulunmaktadır.
Mevlana ünlü eseri Mesnevi'de düşüncelerini hayvan simgeleri ile aktarırken kullandığı motiflerden birisi de yılandır.
Simyada Ouroboros arındırıcı, saflaştırıcı bir büyü olarak da kabul görmüştür. The Chrysopoeia of Cleopatra adlı 2. yüzyılda İskenderiye'ye dayanan erken simya metinlerindeki ünlü Ouroboros çizimi, "hen to pan" (bir her şeydir, bütündür) ifadesini içeriyordu. Yani bu sembol her şey olan birliktir. Chrysopoeia Ouroboros of Cleopatra ouroboros'un en eski simgelerinden biri olup, simyacıların efsanevi eseri Filozof taşı' (Philosopher's Stone) yla ilişkilidir. Zaten Carl Jung da bu sembolü simyanın bir bütünleyicisi olarak görmüştür. Çünkü bu sembol simyanın prima materia yani henüz işlenmemiş temel maddesidir. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Ouroboros)
Hongshan, Eski Mısır, Norveç, Aztekler ve Hindistan kültürleri bu sembole en eski çağlara dayanan din, inanış ve mitlerinde önemli bir yer vermişlerdir. Kökleri binlerce yıllık bir tarihe dayanan bu sembol, evrenin ebedi döngüsel doğasının bir simgesidir. Daha da ötesi, bu varoluşsal sembolün gücüne inanan bazı topluluklar, bayraklarında dahi kendi kuyruğunu yiyen yılanı resmetmiş ve kral tahtlarının başlarına dahi bu sembolü koymuşlardır.
Hindistan kültüründe kuyruksokumunda Muladhara Çakrada yer alan, kıvrımlı biçimde duran yılan -kundalini- insan vücudundaki esrarengiz evren enerjisini temsil eder. Bu inanış adeta Ouroboros sembolizması enerjisini anlatmak için kullanılmış gibidir. Kundalini hareketsiz, potansiyel bir güç halinde kuyruk sokumunda uyumakta ve bu enerjinin uyandırılması ile insan bedeninin sonsuz potansiyeli ortaya çıkmaktadır.
İkinci yüzyılda yaşayan Yoga Kundalini Upanishad, 'a göre “Kutsal güç,genç bir lotus'un gövdesi gibi parlar, bir yılan gibi, kendi üzerine sarmalanmış, ağzında kuyruğunu tutarak ve yarı uyur halde bedeninin dibinde uzanarak dinlenir.” (1.82). ) (https://tr.wikipedia.org/wiki/Ouroboros)
Yaşamın döngüsü de aynen kuyruğunu yutan ouroboros gibi öz gerçekleştirme ve bununla gelişen bilgeliğimizle mümkün olacaktır.
Bu sembol evrenin tarihinde var olmuş en güçlü sembollerden birisidir. İnsan doğası ve mayasının bir özü olan evrenin ebedi döngüsünü ve kendini yeniden yaratmanın yok edilemez kudretini temsil eden bu sembol, içinizdeki varoluşsal gücü yeniden ortaya çıkarmanız ve sınırsız potansiyelinizi keşfetmeniz amacıyla tasarlanmıştır.
Ouroboros sembolü sizi negatif enerjilere karşı korurken aynı zamanda spiritüel iyileşme ve enerji seviyenizi 17 kat artıracaktır. Böylelikle içten dışa bir bütün olarak hissetmenize yardımcı olacaktır. Dönüşüme ihtiyaç duyduğunuz zamanlarda, bir hastalığı yenmek istediğinizde, umutsuzluk ve kayıplarla mücadele ettiğiniz durumlarda, anksiyete ve korku gibi güçlü negatif duyguları dönüştürmek istediğinizde kısacası hangi durumun içerisinde iseniz küllerinizden yeniden doğmanıza destek olacaktır.
Maya IV markası uzun yıllar süren çalışmalar sonucunda kadim bilgiler, sembolizm ve numeroloji gibi alanların gücünü ürünlerinde birleştirerek bütünsel bir şekilde hizmetinize sunmaktadır.
GRIGORI GRABOVOI KİMDİR?
Ünlü Rus matematikçi Grigori Petrovich Grabovoi uzun yıllar sayılar üzerinde çalışmalar yaptıktan sonra kendi adıyla anılan bir öğreti geliştirmiştir. Grabovoi'un bu sistemsel öğretisi dünya çapında büyük yankı uyandırmış, kitabında her sayının titreşimi ile birlikte sayı sekanslarına yer vermiştir. Bu sayı sekanslarını ise çeşitli konulara göre enerjisel düzeyde eşleştirmiş ve düzenlemiştir. Grabovoi geliştirdiği öğreti ile sayıların frekanslarını tespit etmiş ve bazı rakamların kombinasyonlarıyla oluşan frekansların insanların hayatlarında bozulan noktaları tekrar normal hale getirebileceğini görmüş, bunu da kolayca uygulanabilecek yöntemler halinde derlemiştir. Bu teknik ve yöntemlerin sonuçlarını noterler eşliğinde kanıtlarıyla belgelenmiştir ki kendisine ait 6 ciltten oluşan Kurtuluş Yolu adlı kitaplarında buna yer vermiştir. Dünyada birçok ülkede Grabovoi'un öğreti ve metodunu öğreten kuruluşlar ve topluluklar bulunmaktadır. Rus matematikçiye göre ''Matematik Tanrı'nın evreni yazmak için kullandığı alfabedir.'' ve bu ilkeye dayanarak sayıların titreşim ve frekanslarıyla derlediği bir şifa sistemi oluşturmuştur.

NASIL ÇALIŞIR?
Grabovoi'ya göre her sayının bir sembolü ve titreşimi vardır. Grabovoi kişinin olması gerektiği titreşimi norm olarak ifade eder ve bu titreşim bozulduğu zaman buna da ''normdan çıkmak'' demektedir. İnsanlar bu normalden çıkma halini ise hastalık olarak adlandırmaktadır. Grabovoi, ilgili olduğu alana göre normdan çıkma durumu hangi sayı sekansının frekansına denk geliyorsa bu sayı dizimi kullanılarak kişinin tekrar norma sokulabileceğini savunur ve buna da ''normalizasyon'' demektedir. Grabovoi' un bu teknikleri yasa düzeyinde işlemektedir ve bunları Kurtuluş Yolu kitaplarında insanlığın hizmetine sunmuştur. İlgili alandaki sorun veya durum, bu sayı dizisi kullanıldıkça Grabovoi'ya göre ışığı artmakta, frekansı düzelmekte ve normalize olmaktadır yani sorun çözüme doğru ulaşmaktadır.
Sayı uygulamalarında matematik ve sayı tekrarları yasa düzeyinde işler. Matematik üzerine kurulan bu öğreti gereği her sayı gibi tekrar sayısı da oluşturulan enerjinin etkisi açısından önemlidir.
SAYILARI NASIL OKUYABİLİRİZ?
Grabovoi her normdan çıkma durumu için bir sayı dizilimi geliştirmiştir.
Dileğinizin kolayca gerçekleştiğini ve mümkün olduğunu hayal edin imgeleyin, iyice odaklanın niyetinizi kurun ve sayı dizilimlerini tekrarlayın.
Hediyelerinizi kolaylıkla aldığınızda hayal edin ve özümseyin, ''Bundan daha iyi nasıl olur?'' diye evrene soru sorun.
Grabovoi yöntemi iki temel sistemden oluşur biri olası bir küresel felaketten kurtarma sistemi diğeri ise yaratıcı uyumlu gelişim sistemidir. Bu sistemler dahilinde Grabovoi bu sayı frekanslarından yararlanabileceğimiz birçok teknik geliştirmiştir. Bu tekniğin en basit kullanımı sayıları tek tek okumak ve sayı sekansları arasındaki boşluk, tire veya noktalarda hafifçe duraklayarak devam etmektedir. Maya IV markası tarafından hazırlanan Grabovoi Sayı Sekansı ürünlerini bu yöntemle rahatça kullanabilirsiniz.